Tam umutlarimiz tukenmis, bu yazimizi da burada degerlendirelim diye planlar yaparken geldi vizemiz.. Apar topar hazirlanip yola devran olduk... Sadece 5 haftaligina da olsa, sila-i Rahim yapalim istedik... Turkiye dolu dolu guzel gecti..
Yigenim Kayra ile tanistik,
Digerlerini de ihmal etmedik tabii, ablacigimi dogumuna az bir sure kala birakip gelsem de..
Akbulut ailesinin erkeklerini 4 nesil bir araya topladik,
MTnin egzamasina iyi gelir mi acaba diyerekten, Cankiri'ya tuz odasina bile gittik :)
Ilgaz Anadolu'nun sen yuce bir dagisin diyerekten yaz vakti bombos olan Ilgaz'a da tirmandik,
Genis ailemizle cok guzel bir tatil yaptik,
Sonra cekirdek ailemizle yalniz basimiza, 9 yildir ilk defa, hem de Turkiye'de endise ederek baslayip iyiki de gitmisiz dedigimiz bir tatil yaptik. Yol bilmeyiz, iz bilmeyiz, hic rezervasyon yaptirmadik boyle sallana sallana tatile gidiyoruz hayir olsun dedik ama cok guzel oldu sukurler olsun.. COcuklar uzun saat suren araba yolculuguna ragmen bizi hic uzmediler, herseye kolayca adapte oldular, saskinlikla beraber cok mutlu ettiler bizi..
Ege'nin deniziyle ilk tanismamiz tam burada oldu iste, Gokova korfezi olanca guzelligiyle beliriverdi onumuzde aniden...
Ilk duragimiz Marmaris oldu, sehir merkezini begenmedik biz, bir gece kalip Selimiye koyune gectik ve 2 gece de orada kaldik. Bu iki gun icerisindeki cevredeki gezilebilecek yerleri dolastik:
Bunlardan denizin icinden 600 metre yurudugumuz ve sonra kendimizi turkuaz sulara biraktigimiz Kiz Kumu'nu,
Cok methini duydugumuz Sedir adasindaki Kleopatra plajini,
Orada kumun ustunde oynamaya, guneslenmeye izin olmasa da denizinde cok eglenip cok guzel yuzdugumuzu,
Kendimizi milletin saskin bakislari arasinda , cogu insanin ayagini zor soktugu Turgut selalesinin buz gibi sularinin icine attigimizi soylemeden gecemeyecegim..
Buradaki 3 guzel gunden sonra yine Datca'mi Fethiye'mi olsun diye uzun konusmalardan sonra tercihimizi Fethiye'den yana kullandik. Yine rezervasyonsuz ve tamamen plansiz gittigimizi hatirlatirim :) Fethiye'ye yaklasirken birkac otel ve pansiyona ugradik, bunlardan biri de aslen pansiyon olan ancak kendine otel diyen yesil bir oteldi, (ustelik Olu Deniz'e de cok uzakti), gecelik ucuk bir fiyat soylendikten sonra yok kardesim biz zaten otele bi yatmaya gelecez bu kadar para bu minicik odaya veremeyiz diyerek yola devam ettik Rabbim bize daha guzel bir yer cikarir diyerekten.. Cidden Olu denize 3 km kala tevafuken elimize gecen bir brosurle villa tipi evlerden olusan tatil koyu gibi bir yere ugradik soralim diye. Yesil otelin 4te bir fiyatina, onun odasinin 4 kati buyuklukte suit cok guzel bir dairede kaldik, ustelik yemekte icinde :) Benim bu tatilde gorup hosuma giden en guzel sey, eskiden oldugu gibi boyle bir otelde kalinca aa bu kapalinin burada ne isi var gibi bakislara maruz kalmamakti, ya da hasemamla butun plajlarda hic cekinmeden denize girebilmemdi, cok guzel bir tecrube oldu bu acidan bizim icin..
Neyse devam edelim, Fethiye'ye varmamiz otellere ugrama meselesi yuzunden biraz gecikti, oteli bulduk yerlestik derken saat 5 oldu, bugunumuz gitmesin diye alel acele hazirlanip Olu Denize indik, orasi da 7de kapaniyormus bizim haberimiz yok tabi, neyse geldik madem girelim dedik, hafiften de yagmur atistirmakta ve gok gurlemekte, herkes plajdan cikarken biz girdik yani.. Ama iyiki de girmisiz, normalde igne atsan yere dusmeyecek Olu Denizin en kalabalik olu olan kisminda kimsecikler olmadan ozel plajimiz gibi denize girdik biz plaja girdikten yarim saat sonra iyice bastiran yagmurunda yardimiyla :)
Ertesi gunku duragimiz Fethiye'ye gitmemizin sebebi olan Saklikent'ti:
Kanyona girebilmenin tek yolu belinize kadar, cok kuvvetli akintiyla gelen buz gibi dereden gecmek, bu kadar yol geldik, gececegiz dedik gectik, gerci bir yerinde iste simdi akintiya kapilip dusucez dediysemde cocuklarla beraber gecmeyi becerdik:)
Baslarda aa kolaymis ya dedik ama sonra gittikce daralip gecisleri zorlasmaya basladi, bu arada kanyondaki diger insalnlar bu minik cocuklarla nasil geldiniz, aferin hic sesleri cikmadan gidiyorlar falan demekte..Beyza masallah tazi gibi cikti hic sikayet etmedi ama Mehmet Tarik belli bir sure sonra surekli soguk suyun icinde olmanin da verdigi rahatsizlikla mizmizlanmaya basladi. Tamam kucagimiza alalim seni biraz sonra inersin dedik, ilk Talha aldi kucagina 2 dk sonra kaygan taslardan birine basip kayarak yuvarlandilar, Talha dizini cok kotu yaraladi, kirdi zannettik ama cok sukur kirilmamis. Tabi babasiyla korkutucu bir dusus yasayan Mehmet Tarik bana kenetlendi ve kesinlikle yurumek istemedi bir daha, MT yi kucagima aldiktan 2-3 dk sonra da ben dustum, fotograf makinem suyun ciine batmasin derken cok da ters bir sekilde kirarak bacagimi.. Neyseki makineyi kurtardim, tabi biz bu arada Talha'nin dizinin cok kotu olmasindan dolayi geri donuse basladik, ben o sicaklik ve dususun korkusuyla cok anlamasamda sonraki haftalarda dizimin agrisini cok cektim :)
Dusmeden onceki fotograflarimizdan:
Bu da donus yolunda yemek yemek icin durdugumuz yerden, Talha'nin surati aci dolu, dizi de buz :))
Ertesi gun tekrar gittik bu sefer Olu denizin acik denize bagli kismina bunlarda oradan,
Ve ayni gun ardimizda bu manzarayi birakarak ayrildik Fethiye'den ve Ege'den.
Gonul daha fazla kalmak isterdi ama Beyza'nin okulu baslamisti bile Amerika'da ve bizim donusumuze ise sadece 5 gun vardi...
Son bir part daha kaldi oda yarina olsun insallah,
Sevgiler,